Geçmiş yüzyılların anısı en fazla mimaride yaşıyor şüphesiz. Her gün önünden geçip gittiğimiz köşkler, saraylar, parklar bizden yıllarca evvel orada yaşamış, oradan geçmiş kişilerin sesleriyle çınlıyor sanki hala. stanbul’da bu duyguyu en yoğun hissedeceğiniz yerlerden biri de Beşiktaş’taki Yıldız Sarayı. Yeşil bir bahçe içinde, sessiz sakin devrinin tanıklığını yapıyor.
Pek çok ilklerin yaşandığı, hem eğlencelere hem acılara tanıklık etmiş bir yer burası. Sultan ili. Selim’in annesi Mihrişah Sultan için, 1789 yılında yapılmış. En büyük görkemini ise Osmanlı padişahı Il. Abdülhamid Dönemi’nde yaşamış. Çünkü o zamanlar burası Osmanlı Devleti’nin ana sarayı olarak hizmet vermiş. Biraz daha sakin bir hayat sürmek isteyen Abdülhamit Dolmabahçe’yi değil, burayı tercih etmiş. Yıldız Sarayı, Dolmabahçe Sarayı gibi tek bir yapı halinde değil, Marmara Denizi sahilinden başlayarak kuzeybatıya doğru yükselip sırt çizgisine kadar tüm yamacı kaplayan bir bahçe ve koruluk içine yerleşmiş saraylar, köşkler, yönetim, koruma, servis yapıları ve parklar bütünü. Yani gezi ve yürüyüşlere, sessiz çalışma ortamı imkanına sahip. Yıldız Sarayı’nın en önemli özelliklerinden biri de, Padişah Il. Abdülhamid’in burada yaptırdığı tiyatro binası. italya’dan gelen opera kumpanyaları, bu ilk ve tek Osmanlı saray tiyatrosunda Il. Abdülhamid ve saray halkı için dönemin en sevilen eserlerini yorumluyordu. Abdülhamid tiyatroyu özellikle de operayı çok seven bir padişah. Bunun için 1889’da inşa edilen Yıldız Sarayı Tiyatrosu’na italyan Arturo Stravolo’yu yönetmen olarak atamış. Stravolo’nun sanatçı olan çocukları ve damatları da Il. Abdülhamid’in tahttan indirildiği 1909 yılına kadar, Yıldız Sarayı Tiyatrosu’nda sahneye konan eserlerde rol almış.
Yıldız Sarayı Tiyatrosu’nda oynanan operalar, operetler o günden bu yana Stravolo’nun arşivinde keşfedilmeyi bekliyormuş. Stravolo’nun italya’da yaşayan ailesi tarafından kuşaklar boyu saklanan bu arşiv, kısa süre önce sanatçının torunu Natale Carlotti tarafından Yıldız Sarayı Vakfı’na bağışlanmış. Türk opera tarihinin önemli bir dönemine ışık tutacak bu arşiv geçen aydan itibaren Yıldız Sarayı’nda sahnelenmeye başladı. Yıldız Sarayı aynı zamanda
Temmuz ayı boyunca devam eden Opera Festivali’ne de ev sahipliği yapmış, birbirinden ünlü operacıları ağırlamıştı.
İstanbul’un en büyük korusu
Yıldız Sarayı’nın içinde bulunduğu bölge Kanuni Sultan Süleyman döneminden başlayarak padişahlar için bir avlanma yeri olmuştu. Sarayın içinde bulunduğu alan bir koru aslında. Bugün Yıldız Parkı olarak da anılan koru, Beşiktaş ile Ortaköy arasında, yaklaşık 46 hektarlık alanı ile kent içerisindeki en büyük koru olma özelliğini taşıyor. Burası ayrıca, çeşitli tarih kaynaklarında adı geçen defne ormanları ve mitolojik öykülerdeki ‘Pan’ın Boğaziçi’nde flütünü çaldığı yeşillikler olarak da biliniyor.
İsmine ilk kez Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki kayıtlarda rastlanan ve 1 600’lü yılların başında ‘Kazancıoğlu Bahçesi’ olarak anılmaya başlanan Yıldız Korusu, Lale Devri ‘nin masal ımsı ‘Çerağan eğlenceleri’nin düzenlendiği yer olarak da tarihte yer alıyor. Korulukta, yeniçeri teşkilatı kaldırıldıktan sonra kurulan Asakir-i Mansureyi Muhammediye’nin eğitimlerinin de burada yapıldığı biliniyor. Bezm-i Alem Sultanın da bir kasır inşa ettirdiği bu koruluğu, bugünkü ana cadde üzerinde bir kısmı halen ayakta duran taş ve mermer işlemeli köprüyle saraya bağladığı ve o dönemde sadece padişah ile yakın çevresinin kullanabildiği korunun ‘Mabeyn Bahçesi’ adı ile anıldığı yazılıyor. Bu bahçeler 1. Ahmet döneminde padişah bahçeleri arasına katılmış ve bundan sonra bölgeye değişik zamanlarda, gereksinim oldukça birçok yapı eklenmiş. Devrinin en özenle yapılmış yapıları arasında sayılabilecek olan bu yerler, burayı yapı bakımından bir yaşam alanı haline getirmiş.
Yıldız Sarayı Tanzimat Dönemi ‘nde siyasi yaşamın asıl eksenini oluşturan Bab-ı Ali’yi gölgede bırakmış. 1882’de Mithat Paşa ve Mahmut Celaleddin Paşa’nın idamına hükmeden saray mahkemesi Yıldız Sarayında gerçekleşmiş ve bu nedenle Yıldız Mahkemesi adını almış. Bu tarihten sonra Yıldız Sarayı, Il. Abdülhamid’in yönetimine istinaden bir ‘korku’ merkezi olarak ünlenmiş ve bir dönem ‘yıldız’ sözcüğünün Osmanlı basınında kullanımı, siyasi çağrışımları olabileceği gerekçesiyle, Il. Abdülhamid’in sansür idaresi tarafından engellenmiş. Sultan Abdülhamit’in 1909 yılında 31 Mart Vakası’ndan sonra tahttan indirilmesi üzerine saray bir halk kalabalığı tarafından yağmalanmış ve kısmen de yakılmış.
Her metrekaresne ‘altın’ döküldü Yıldız Sarayı, hakkında en çok konuşulan, rivayetler söylenen Osmanlı saraylarından biri. Mesela, Il. Abdülhamid’in Malta, Çadır, Şale, Kaskat, Limonluk, Set ve Cihannüma köşkleri ile Saray Tiyatrosu’nu inşa ettirirken, yerli ve yabancı uzmanlara büyük paralar harcayarak düzenlettiği koru için hatıra defterinde ‘her metre karesine altın döküldü’ ifadesine yer verdiği biliniyor. Cumhuriyetin ilanından sonra da Yıldız Korusu’nda yeni düzenlemeler yapılırken, 1925’te bir İtalyan işletmeciye verilen ve bir casino olarak kullanılan Şale Köşkü, Atatürk’ün emriyle bu işletmeciden alınıp boşaltılarak yanlış bir kullanımın önüne geçildi. 1930’larda Yıldız Sarayı kompleksi üç bölüme ayrılırken, 1978’de Harp Akademisi’nin kendisine ayrılan bölümden ayrılmasıyla burası Kültür Bakanlığına bağlandı. Şale Köşkü TBMM’ye, koruluk ile içindeki Malta ve Çadır köşkleri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne verildi.
İmzalanan bir protokolle, 1940’tan itibaren koru ‘Yıldız Parkı’ adını aldı. 1960-70’li yıllarda bakımsız kalan park, 1979 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Genel Müdürü Çelik Gülersoy ile İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil arasında imzalanan protokolle, içindeki köşkler restore edilerek yeniden düzenlendi ve kullanıma açıldı.
Barbaros Bulvarı yönünden girdiğinizde direkt olarak Saray’a u laşabi 1 iyorsun uz.
Saray oldukça karmaşık bir yapıya sahip olup yönetim yapıları Büyük Mabeyn, Şale Köşkü, Malta Köşkü, Çadır Köşkü, Yıldız Tiyatro ve Opera Evi, Yıldız Saray Müzesi ve İmparatorluk Porselen Üretimevi’ni kapsıyor. Ayrıca koru içindeki Yıldız Sarayı Saat Kulesi de görülmeye değer. Beşiktaş’tan Ortaköy yönüne i lerlerken, Yıldız Korusunu görünce insanın sola dönüp geçmişe bir yolculuk yapası geliyor.
Yıldız Sarayı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder