27 Ocak 2013 Pazar

Uşak

Anadolu’nun elektriği ilk kullanan şehriydi. Zaten Türk sanayii ilk oralarda filizlendi. Karun Hazineleri’nin sergilendiği Arkeoloji Müzesi ile “tarihinin” zenginhiğini kanıtlıyor. Ulubey Kanyonları da, ABD’deki Grand Kanyon’dan sonra dünyanın en büyük ikinci kanyonu unvanıyla, “coğrafyasına” dikkat çekiyor. Karun Hazineleri’nin de ortaya koyduğu gibi, Uşak tarihi Lidya uygarlığına kadar uzanıyor. Ama hepsi o kadar değil. Öncesi de var. Bulgulara göre, bölge MÖ 4000 yılından itibaren yerleşime açılmış. Sonrasında da Anadolu’nun bütün önemli uygarlıklarına ev sahipliği yapmış. Anadolu Selçu klu ları döneminde de “sınır şehri” olmuş. Bu dönemle birlikte yoğun bir Türkmen yerleşim iyle bölge “Türk şehri” diye bilinmiş. Kentin adının da zaten eski Türkçe’den “oğul” anlamında “uşak” kelimesinden geldiği söyleniyor. Bir başka rivayet ise bu ismin Arapça’da “aşıklar” anlamına gelen “uşşak” kelimesinden geldiği yolunda. Bu rivayet belki de Evliya Çelebi’nin kent izlenimlerinden kaynaklanıyor:
“Bu şehrin bağ ve bahçesi çoktur. Havasının suyunun letafetinden şıkları çoktur. Onun için IJŞŞAK şehri derler.”
Latife Hanım’ın kenti
Evliya Çelebi, 1600’lü yılların sonlarına işaretlenen bu izlenimlerinde, şehrin bir başka özelliğinden daha söz eder ve benzerine ancak Acem ellerinde rastlanabilecek halıları över.
“Görmek lazım” der. Uşak halıları gerçekten de yüzyıllar boyunca sadece Anadolu’nun değil dünyanın ilgisini çekti. Hali tezghlarıyla birlikte kentte tekstil de gelişti. Belki de bu nedenle sanayileşme yolunda ilk adımlar da burada atıldı. Cumhuriyet sonrası ilk şeker fabrikası Uşak’ta kuruldu ve yine Uşak, Türkiye’de elektriğin kullanıldığı ilk Anadolu şehri oldu. Ekonomik zenginhiğe sosyal- kültürel zenginliğin eşlik ettiği söylenir. Uşak bunun en ilginç örneklerinden biri. Konakları, bedestenleri, camileri ve hatta taş evleriyle dikkati çekiyor. Elbette, o evlerin insanlarıyla dal Uşaklı ünlüler listesinde pek çok edebiyatçı, sanatçı, politikacı yer alıyor. Edebiyatımızın önemli kalemi Halit Ziya Uşaklıgil, Prof. Siyami Ersek, ressam Devrim Erbil ilk akla gelen isimlerden. Ancak herhalde en çarpıcı isim, soyadını kentten alan ailenin kızı Latife Uşakizade; yani, Latife Hanım; yani, Atatürk’ün eşi olarak Cumhuriyet tarihine “Türkiye’nin ilk first lady’si” unvanıyla geçen kadın
Geleceğe hazırlık
Uşak, binlerce yıllık geçmişiyle görenlerde derin izler bırakan bir kent. Arkeoloji Müzesi’ndeki benzersiz eserler, görenleri büyüleyen Ulubey Kanyonu, Eşme halıları ve termal tesisler.. Uşak ziyarete geleceklere pek çok şey vaat ediyor. Onları ağırlayabilmek için de geleceğe hazırlanıyor. Yeni projelerle, yeni arayışlarla, turizm yatırımlarıyla…
Karun hazineleri
Lidya’nın son kralı Kroisos, yani Karun, tarihe hazinesiyle maloldu. Zenginliğin ölçüsü onun hazinesiyle anlatılmaya başladı. 0 kadar ki, sonunda “Karun gibi” ifadesi kaynağı unutulmuş bir deyim haline geldi. Oysa, o hazine bir deyim değil, gerçek! Üstelik de yanı başımızda, Uşak’ta sergileniyor.
MÖ 560-546 yılları arasında Lidya’yı yöneten Karun’un olağanüstü hazinesi, 1960’lı yıllarda Güre köyü yakınlarındaki tümülüslerden çıkartılarak parti parti kaçırıldı. Yurtdışında
maddi ve manevi değeriyle asla bağdaşmayan bir paraya —o dönemde yaklaşık 200 bin liraya— satıldı.Hazinenin tamamı, New York’taki Metropolitan Müzesi’nde 1985 yılında
sergilendi. Türkiye’nin arkeoloji konusundaki en deneyimli gazetecilerinden Özgen Acar, sergiyi görünce Türkiye’yi alarma geçirdi. Bunun üzerine 1987 yılında açılan dava
yıllara ve 40 milyon dolarlık masrafa yol açsa da Türkiye’nin zaferiyle sonuçlandı. Karun Hazineleri
1993 yılında evine geri döndü. Dünyanın gözlerini kamaştıran Hazine 1996 yılından bu yana Uşak Arkeoloji
Müzesi’nde sergileniyor. Ancak ne yazık ki, beklediği ve hak ettiği ilgiyi görmüyor. Ziyaretçi sayısı bırakın
milyonları, binleri bile bulmuyor. Uşak işte bu nedenle sesini duyurmak istiyor. Herkesi, hepimizi Karun
Hazineleri ile buluşmaya davet ediyor.


Uşak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder