İstanbul’un Karadeniz’i kucaklayan sahilleri, sıcaktan bunalan lstanbullulara nefes aldırmakla kalmıyor, plajiarı, doğal güzellikleri ve farklı etkinlikleri ile hem günübirlik hem de konaklamalı turizmin keyfini sunuyor. Anadolu yakasının Şile ve Ağva’sına karşılık, Avrupa yakasının Kilyos’u her gün binlerce turisti ağırlıyor. istanbul’un merkezine yalnızca 45 dakika uzaklıkta yer alan Kilyos başta olmak üzere Kısırkaya, Uskumruköy, Gümüşdere ve Garipçe gibi sevimli köyler, yaz aylarının gözde duraklarını oluşturuyor. Istanbul ‘un Sarıyer ilçesine bağlı ve Sarıyer-Kısırkaya-Rumeli Feneri üçgeni arasında yer alan bu küçük yerleşirnlerin kimi pırıl pırıl plajiarı, kimi doğa sporları, kimi renkli etkinlikleri nedeniyle özellikle hafta sonları dolup taşıyor.
Kilyos’a Maslak ya da Sarıyer üzerinden iki farklı güzerghla ulaşmak mümkün. Kilyos’a yaklaştıkça ormanlık alanlarla birlikte kır lokantalarının da sayısı artmaya başlıyor.
Yol boyu sıralanan bu durakların kiminden çiçek, kiminden taze sebze satın alabilir; kiminden kiraladığınız atlarla orman içinde gezintiye çıkabilirsiniz.
Oteller tepesinden manzara
İrili ufaklı otel ve pansiyoların sıralandığı tepe, doğu-batı yönünde, kilometrelerce uzanan Karadeniz’i seyredebilmek için ideal bir nokta. Eski köy evleriyle iç içe geçmiş konaklama tesislerinin yer aldığı tepenin altında Kilyos’un plajiarı uzanıyor. Kilyos Burnu’ndan Gümüşdere Plajı’na kadar uzanan sahil, istanbul’un en temiz kıyılarından birini oluşturuyor aynı zamanda.
Otellerin biraz ilerisine yürüyecek olursanız, Kilyos’un minyatür çarşısına ulaşıyorsunuz. Mayodan deniz kremine, yöresel işlemelerden emlakçılara kadar akla gelebilecek hemen her türlü gereksinime cevap veren küçük dükkanlar; lokanta ve barlarla iç içe. Midye tava kokularının yükseldiği bar ve restoranlar özellikle akşam saatlerinde stanbulluların akınına uğruyor.
Tarihi kale
Kilyos’a gelir gelmez, yeşil sarmaşıkların dolandığı, baca gibi yükselen uzun taş kule dikkat
çekiyor. Su terazisi olduğu bilinen bu tarihi sütun bir yana, aslında yörenin en önemli yapısı eski
kalesi.
Askeri bölge içinde kaldığı için ziyaret imkanı bulunmayan kalenin yapım tarihi bilinmiyor, ancak kapısının üzerinde yer alan Sultan Il. Mahmut’un tuğrası, yapının Osmanlılar döneminde de önemsendiğini ve ciddi bir onarım geçirdiğini kanıtlıyor. Kalenin içinde yer alan sarnıç ile ikinci dünya savaşında da kullanıldığı bilinen döküm toplar ilgi çekiyor. Gene kale içinde kalan 26 metre boyundaki dev çınar ağacı hayranlık uyandırıyor. 5 metre 40 santim kalınlığındaki ağacın dibindeki tabeladan, çınarın 1460 yılında dikildiğini öğreniyoruz.
Plajiar… plajiar…
İster tepeden merdivenlerle inilen, isterseniz aracınızla otoparkına kadar ulaşabileceğiniz plajlar, Kilyos’un can damarı. Farklı işletmelerin hizmet verdiği plaj tesisleri ücretl i. Hepsinin şezlong, şemsiye, duş, soyunma kabinleri, restoran ve bar bölümleri var, kimileri kamping hizmeti de veriyor. Solar Beach ve Beach Club adıyla hizmet veren çağdaş işletmeler, deniz ve kumun ötesinde son derece keyifli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Gipsy Kings, Ömer Faruk Tekbilek, Rock İstanbul gibi konser ve etkinliklerin altına imza atan Solar Beach, ülkenin en büyük özel plajı ve açık hava gösteri merkezi olarak biliniyor.
Kilyos Istanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder